Quantcast
Channel: Hayatım Reklam | Campaign Türkiye
Viewing all 109 articles
Browse latest View live

Hayatım Reklam: Onur Postacı

$
0
0

Bu sayımızda, Senfonico Creative Group Head’i Onur Postacı, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Onur Postacı

-Reklamcı olma sebebim

Rutine dönüşen her şey bir noktadan sonra can sıkıcı oluyor, en azından benim açımdan. Her gün farklı bir problemi çözmek için önümde matematikçi olmak ya da reklamcı olmak gibi iki seçenek vardı. Matematikten hiç anlamam, bu yüzden reklamcı oldum.

-İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar: 

Yaklaşık 5 sene önce, küçük bir ekiple Royal Canin markası için hayata geçirdiğimiz Harekete Geçiren Davetiye” kampanyası, hem üretim sürecinde öğrettikleri hem de konvansiyonel bir mecrada tüketicilerle etkileşime geçmeyi başardığı için bugüne kadar yaptığım en özel kampanyalardan biri.

Benzer duyguları geçen sene Beko Global için hayata geçirdiğimiz ve 100den fazla ülkede yayına giren Weve Got You Covered” kampanyası için de hissediyorum. Çok öğretici olmasının yanı sıra rakamsal olarak da çok başarılı bir projeydi. Yerel bir markanın, dünyanın pek çok ülkesinde satış yapmasına özellikle de böyle bir ekonomik konjonktürde katkıda bulunmak gurur vericiydi.

-Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam: 

Tüm medya gücünü elinde bulunduran ve ülkedeki tek sese dönüşen dönemin Ekvator Cumhurbaşkanı Rafael Correayı, bir iletişim aracına dönüştürmek ve halka sesini geri vermek gerçekten hayranlık uyandıran bir fikir. Leo Burnett Mexiconun yaklaşık 7 sene önce hayata geçirdiği MashiMachine” projesi, Güney Amerika reklamcılığına gıpta ile bakmak için bir başka sebep.

https://vimeo.com/167331736 

-Kariyerimdeki en iyi an: 

Gelen her yeni briefe doğru olduğunu düşündüğüm bir çözüm sunduğumda ve bu çözümü hayata geçirdiğimde, kariyerimin en iyi anları yaşıyorum. Sanıyorum bu işi yapan pek çok insan için de bu durum geçerlidir.

-Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan: 

Her gün bambaşka yeteneklere sahip, çok pratik ve zeki insanlarla yakın temasta çalışıyorum. Müşteri takımı, strateji ekibi, yönetmenler, yazarlar, çizerler her biri çok kıymetli ve hepsinden hem hayata hem de reklamcılığa dair çok fazla şey öğrendim. Her gün yeni bir şeyler öğrenmemi sağlayan tüm iş arkadaşlarımla birlikte çalışmaktan çok keyif alıyorum.

-Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler: 

Reklamcılığa ilk adımı attığınızda, kendi tarzınızı keşfetmeye uzanan bir yolculuk başlıyor. Bu yol, çeşitli engel ve zorluklarla dolu. Arkanızda sizi destekleyen insanlar olmadığında devam edecek gücü bulmak maalesef çok zor. Tüm zor zamanlarda desteklerini esirgemeyen ailem sayesinde, bugün mutlulukla çalıştığım bir kariyere sahibim. Ailemin tüm üyelerine, desteklerini hiçbir zaman eksik etmedikleri için teşekkür ediyorum.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 132. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Onur Postacı appeared first on Campaign Türkiye.


Hayatım Reklam: Ogün Buğra Birgin

$
0
0

Bu sayımızda, TBWA\ISTANBUL Creative Group Head’i Ogün Buğra Birgin, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Ogün Buğra Birgin

-Reklamcı olma sebebim 

Lise 2de not ortalamamın eşit ağırlık seçmeye yetmemesi. Sözelde kalmak ortalamayı yükseltmekten daha kolay geldi. Okuyabileceğim bölümlere baktım. Reklamcılığı görünce benlik iş dedim. Doğru karar.

-İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar

Engin Günaydın ve Ugili Garanti serisini seviyorum. 2 yıl boyunca aynı karakterlerin hikayesini yazmak ve Engin Abiyle çalışmak keyifliydi. Feyyazla yaptığımız Akbank işleri ve Garanti Kasko kampanyası güzeldir. Anadolu Sigorta – Baba işi de ablam ve babamın hikayesi. Yeri ayrı.

-Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam: 

Buenos Aires Film Festivali için yapılan if its not for you, its not for youserisi, Stella Artoisnin rahipler filmi ve Cine Las Americas radyoları. Yakın zamandan da Burger King – Confused Times. O kadar güzel yazılmış ki izlerken tadım kaçıyor.

Kariyerimdeki en iyi an: 

Garanti Emeklilik konkuru. Sonrasında Parayı Tutamayan Adamserisini yapmıştık. Ozan Özüm Özbey konkur sunumuna Enesle beni tek başımıza göndermişti. O yaşta, öyle bir sunumda bize güvenmesi ve yüzünü kara çıkarmamamız güzeldi. 

İş hayatımdaki en utandırıcı anım:

Geç kaldığım her an.

-Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan: 

Vehbi Bozdağ. 2 farklı ajansta 5 seneden fazla birlikte çalıştık. Dirsek dirseğe çalıştığın insanın en iyi arkadaşlarından biri olması büyük şans.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Ozan Özüm Özbey, Caner Apaydın, Ufuk Işık. Sadece ajansta değil hayatta da etkileri büyüktür. Ve Güney Soykan tabii. İşe onun ekibinde başladım. İlk antrenmanda Jordanla karşılaşmak gibiydi.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 133. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Ogün Buğra Birgin appeared first on Campaign Türkiye.

Hayatım Reklam: Emre Gülver

$
0
0

Bu sayımızda, Publicis Groupe Türkiye Creative Group Head’i Emre Gülver, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Emre Gülver

Reklamcı olma sebebim: 

İlkokulda bir kompozisyon yarışmasında beklemediğim şekilde birinci olmuştum. O dönemin en sevdiğim dizisi Ruhsar da tam bu zamanlara tekabül etmekteydi. Dizide Mazhar’ın Generation reklam ajansında çalışması(daha ziyade takılması) “ne güzel iş ya, yapılır”, kompozisyon olayı da “yazsan yazılır” dedirtti ve olaylar gelişti.

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar: 

Hayata geçmeyen işlerden daha çok gurur duyuyorum. Onlar müşterilerimizin her konsörnüne cevap vermek zorunda değiller, siyasi konjonktürle pek işleri olmaz, ne alaka dedirten bambaşka bir fikirle birleştirilmeye zorlanmadan, bütçemiz yok tarzı bahanelerden bihaber, incitilmeden, örselenmeden kendi doc’larında usulca sıralarını bekler, açıp baktıkça insanı mutlu ederler. Doc’undan en az hasarla çıkıp hayata geçmeyi başarmış Smartest Radio Ad, Heimlich Chair ve Ebru Originals kampanyalarıyla gurur duysam duyarım.

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam: 

Çok sevdiğim kampanyaları favorilerim olarak değil de gıcık olduklarım olarak kodluyorum, hatta bu başlıkta bir google doc’ta topluyorum onları. Bir işi çok beğenince kıskanma ve gıcık olma arası bir duygu yaşanıyor çünkü. Bazen yeni bir kampanya çıkıyor bazen de tertemiz çözülmüş bir film durup dururken akla düşüyor, bu yüzden ilk beş de sürekli yer değiştiriyor.

Geçenlerde Allstate’in Mr Mayhem kampanyası geldi mesela aklıma, durup dururken ona bir gıcık oldum. Rejected Ales kampanyasına bir süredir, Heinz’ın Hidden Spots’una her daim, KFC Fry Funeral’a ise güncel olarak gıcık olmaktayım.

Kariyerimdeki en iyi an: 

2013 yılında 4129’da staj yapabilmiş olmak sanırım. Bana göre ajansa prime dönemlerini yaşatan o kadroda çok zeki insanlarla bir arada olabilme şansı yakaladım. Kariyerimi ve karakterimi şekillendiren en önemli adımlardandır. Reklamcılık zehrini de ilk orada kaptım diyebilirim.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım: 

Religa röportajlarım.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan: 

Ortada iyi bir fikir varsa en az benim kadar heyecan duyan herkes.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

İşte o isimler: (kronolojik sıraya göre)

İlyas Eralp, Ahmet Terzioğlu, Alperen Altınöz, Deniz Makal, Ercan Akkaya ve Birçim Öztaşkın.

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 134. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Emre Gülver appeared first on Campaign Türkiye.

Hayatım Reklam: Volkan Özyavuz

$
0
0

Bu sayımızda, Cheil Türkiye Creative Group Head’i Volkan Özyavuz, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Volkan Özyavuz

Reklamcı olma sebebim:

Hikaye anlatmak istiyordum. Ortaokulda sınıfta yapacağım şakayı yolda kafamda tekrar ederdim. Bu durum kariyer seçimimi de etkiledi sanırım. Son anda ekonomi okumak yerine reklamcılığı tercih ettim. Ekonomi alanında ise şimdilerde herkes gibi halka arzlara katılarak faaliyet gösteriyorum.

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar:

NIVEA’nın Türkiye’de büyük bir aradan sonra yaptığı ilk yerli kampanya: Pelin Karahan x NIVEA Aqua Sensation. Uzun sunum, onay süreçleri ve düzenlemelerin ışığında hayata geçti. Sonrasında başka ülkeler tarafından uyarlanarak yayın hayatını sürdürdü. Total Enerjisi hiç bitmeyen babalar, Vatan Lenovo bilgisayar kampanyası ve Bellona’nın her seferinde yeni görsel dünyalar keşfettiren kampanyalarını da örnek gösterebilirim.

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam:

Responsibly, the Beer/Ubrew. Lokal bir bira markasının sadece isim değişikliği ile diğer büyük bira markalarına kendi reklamını yaptırması. Matematik olarak Volvo, Super Bowl Hack işiyle benzer.

Kariyerimdeki en iyi an:

Fikir toplantısında ortamdaki en yetkili kişi, diğer arkadaşlara beni örnek göstermişti. Son 6 aydaki gelişmemi, öncesinde toplantıda dinlemeye dayanamadığı fikirlerimi nasıl kibarca reddettiğini ama üstüne koyarak devam ettiğimi anlatmıştı. Ben de sadece “eyvallah abi” diyebilmiştim. Bir an sadece kendi kendime debeleniyorum gibi gelmişti. O seviyede birinin bunu fark etmesi iyi gelmişti.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım:

En utandırıcı değil ama en ne yapacağımı bilemediğim bir anım var. Büyük ajanslardan birinde iş görüşmem vardı. İşim var deyip, erken çıkıp görüşmeye gittim. Ajansın olduğu sokakta yürürken köşeyi döndüm ve o dönemki Kreatif Direktörümü görüşmeye gittiğim ajansın önünde gördüm. Kendisi sabahtan hastayım deyip ajansa gelmemişti. Görüşme saati gelince mecbur binaya doğru ilerledim. Direktörüm beni gördü. İçimden “Sen de mi kaçtın Mahmut Hoca?” demek geldi ama sadece selamlaştık. Sonra müstakbel çalışma arkadaşlarımızın yanından uzaklaşıp “Ne sen beni gördün, ne ben seni” anlaşması yapıp yollarımıza gittik.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan:

Soruya politik olmadan, direkt cevap vereyim. Nasıl olsa bir sonraki soruda başka isimlerden de bahsedeceğim. Reklamcılığa bakışı, çalışma tarzı, yöneticilik şekliyle çalışmaktan en mutluluk duyduğum ve örnek aldığım kişi Öykü Berberoğlu.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Kariyerimin her döneminde, farklı ekollerle çalışma fırsatı yakaladım. Rafineri’de kariyerimin başlangıç döneminde bana büyük markaları emanet edip, sorumluluk almama olanak veren Gökhan Özdemir ve Gizem Şengüler’e, fikirlerimi kafa göz yara yara kağıda dökerken bana sabırla crafting öğreten Ufuk Uslu’ya, kusursuz bir sunumun püf noktalarını anlatan Ateş Çavdar’a ve reklamcılığın business tarafını gösteren Cheil’daki herkese teşekkür ederim.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 135. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Volkan Özyavuz appeared first on Campaign Türkiye.

Hayatım Reklam: Selver Yılmaz

$
0
0

Bu sayımızda, VMLY&R’ın Creative Group Head’i Selver Yılmaz, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Reklamcı olma sebebim:

Çok küçükken resim, müzik ve modanın rengarenk dünyası ilgimi çekti. 90’larda evimize giren moda dergileri en büyük tetikleyicim, ailemin desteği ise motivasyonum oldu. Vogue, Elle, Cosmopolitan, Hey Girl :) Serifli big&bold tipografiler, fotoğrafları ve alışkın olmadığımız o zamanlar adlandırmadığım şu an anladığım grid yapıları beni bu dünyanın içine çekti, ben de onlardan yapmak istiyordum. İlgimin tutkuya dönüşmesi ise Alametifarika’daki stajımla oldu. Heyecanı adrenalinde, aşkta meşkte ararken, birden insanların heyecanlarını senaryolara, posterlere döktüklerini fark ettim ve kendimi bir sürü heyecanlı insanın arasında buldum, burası benim aradığım dünyaydı. Hemen rotamı oluşturdum.

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar:

İçinde bulunduğum her kampanya bu başlığın altına girer, emek veriyorsan gurur duyarsın. Ama eczacı bir babanın kızı olarak sosyal sorumluk ve sağlık konularında bir iş yapmayı hep istedim. Gerçek, insana dokunan, bir sorunu çözen ya da farkındalık yaratan bir iş yapmak hep hayalimdi. Tabii ki vardı fikirlerim ama böyle işleri hayata geçirmek maalesef çok kolay olmuyor. Çoğu marka bu tarz işlere yatırım yapmak istemiyor bu dönemde. Ama şimdi çok inandığım ve beni heyecanlandıran bir projeyi hayata geçirme fırsatı buldum, bu da spoiler’ı olsun. Bu iş hayallerimin imzası olacaktır.

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam:

Çok fazla iş var tabii ki ama güncel kalmaya çalışacağım. Atasay “Tak Sana Yakışanı” ve yine benzer stratejilerde Absolut “Aşık Ol” işleri güzel düşünülmüş ve sağlam temelli stratejiler, art direction’ları da ayrı bi beğenirim, ellere sağlıks. Globalde son zamanlarda aklımda kalan iş ise Louis Vuitton Yayoi Kusama iş birliği, renkleri ve her mecraya yayılımı bence kusursuzdu. Kıskandığım işlerden umarım böyle bir fırsat çıkar karşıma 777, 888, 258 ahahah

Kariyerimdeki en iyi an:

Yine Alametifarika stajım. Bu hikâyenin bende yeri bambaşka. İlk basılı işim “İştecell” broşürüydü, saatlerce o broşürü yapmak için uğraşmıştım ve bir anda bana verdikleri bilgisayar bozuldu. Uğurcan Ataoğlu yanıma gelip “Selver başka bilgisayar yok, tamirden geldiğinde seni arayalım, elindeki işi Ozan’a aktarır mısın çıkmadan” demişti. Eve gidip ağlamıştım, orada olmak istiyordum. Sonra aklıma evdeki bilgisayarımı sökmek geldi, çünkü o broşürü ben yapacaktım. Sabah 7’de bilgisayarımı söküp ajansa gidip bilgisayarımı kurup flash’ı taktım, broşürü bitirdim. Serdar Erener yanıma gelip “Burada olmayı bu kadar istiyorsan, istediğin kadar staj yapabilirsin Selver” demişti. Bu stajımı da bana öğretmek istediklerini de sonrasında bu insanlarla ilişkimi de başka bir boyuta taşıdı.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım:

Severim böyle anları anlatmayı ama hiç aklıma gelmiyoooor. Olursa yazarım.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan:

Şu ana kadar çalıştığım tüm ekip arkadaşlarım bu listeye girer. Ama bazı isimlerin altını çizmeden geçemem. Staj dönemimin renklerinden Uğurcan Ataoğlu, Serdar Erener ve rahmetli Özgür Akpınar’a, sınırlarımı zorlayan ve yaratıcılığımı hem çizer hem yazar olarak geliştiren Tolga Büyükdoğanay’a, genç yaşta elde ettiği başarılarla bana örnek olan Selim Ünlüsoy’a ve şu an beni başka bir yolculuk için hazırlayan ve geliştiren, dirsek dirseğe çalıştığım Arkın Kahyaoğlu, Renan Erdener ve Erdem Güler’e ve yol arkadaşım Cem Yolal’a, buradan kocaman sevgiler. İyi ki yollarımız kesişmiş.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Burayı bir iki kişiye indirgemek yanlış olur. Kariyerime yansıyan kişiliğim, onu etkileyen herkes ve her şey bu başlığın altına girer. Bunun için doğum günümde yazdığım bir şiiri bırakıyorum.

İçime doğan her şeyden

Geçtiğim şehirlerden

Doğurduğum güneşlerden

Batırdığım günlerden

Korkularımdan düşlerimden

İçimdeki müzikten

Kuşlarımdan renklerimden

Döktüğüm gözyaşlarımın hepsinden

Seçilmiş kardeşlerimden

Ailemden

Elimin değdiği yemeklerden, yüreklerden

Yüreğimi titretenlerden

Yuvaya çevirdiğim her evden

Canımı yakan, incitenlerden

Hayatımın her saniyesinden

Razıyım.

İyi ki vardınız, iyi ki varsınız.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 136. sayısında yayımlandı.

 

 

The post Hayatım Reklam: Selver Yılmaz appeared first on Campaign Türkiye.

Hayatım Reklam: Erman Anıt

$
0
0

Bu sayımızda, Tribal Worldwide Istanbul Creative Group Head’i Erman Anıt, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Erman Anıt

Reklamcı olma sebebim:

2005 yılında, hayat beni bir şekilde bir reklamcılar ortamına düşürdü. Kendimi o dünyaya ait hissettim ve sonra olaylar gelişti.

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar:

Bu zamana kadar çok sevdiğim birçok kampanyanın içinde yer aldım ama birinin yeri bende ayrı. Doğal yaşamlarından koparılan dört sirk aslanının Ukraynadan Güney Afrikaya uzanan eve dönüş yolculuğunu filme aldığımız Turkish Cargonun Mission Rescue serisinin ilk filmi benim için çok özel. Bana reklamcılığın sadece ürün satmak üzerine olmadığını hatırlattığı, bende her zamankinden farklı bir tatmin duygusu yarattığı için…

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam:

Başkası tarafından yaratılmış, çok beğendiğim birçok kampanya var aslında, çoğu da yurt dışından. Bu noktada Biz neden Türkiyede yapamıyoruz?” hayıflanmasına geçmeden favorimi söyleyeyim: TagWords – Budweiser

Kariyerimdeki en iyi an:

Olgunlaşıp tecrübelerimden faydalanmaya başladığımı fark ettiğim an.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım:

Reklamcılıkta utanmak olmaz. Olan olmuştur.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan:

Birçok insanla çalıştım ama çalışmaktan en mutluluk duyduğum kişi, sekiz yıldır beraber çalıştığım Emre Lafçı. Ayrıca Kabile” insanlarına da selam olsun.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Kariyerimin her dönemine etki eden pek çok isim var. İlk büyük etkiye sahip kişi, küçüklüğümden itibaren düşüncelerime saygı duyan, isteklerime ket vurmayan annemdir. Bana düşünmenin, hayal etmenin güzelliğini fark ettiren insan… Daha sonra Yeşim Demir, Murat Arlı, Engin Kafadar… MullenLoweda birlikte çalıştığım Can Faga… Ve tabii Tribalda geçirdiğim altı senede sadece kreatif anlamda değil insan olarak da bana çok şey katan Arda Erdik ve Başar Bellisan.

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 137. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Erman Anıt appeared first on Campaign Türkiye.

Hayatım Reklam: Galip Makarnacı

$
0
0

Bu sayımızda, Havas İstanbul Creative Group Head’i Galip Makarnacı, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

-Reklamcı olma sebebim: 

Reklamcılıkla bir meslek olarak Ruhsar izlerken tanışmıştım. Tamamen okulda ilgi çekmek için ben reklamcı olacağım demeye başladım. Ama işler ne zaman bu kadar ciddileşti hatırlamıyorum. Alternatifim zoolog olmaktı.

-İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar: 

Birbirinin tam zıttı iki iş var. Kırmızı Kurdele Projesi, aylarca kurgulanan, sonuçta hiçbir kurbanı tetiklemeyen ve çözümü üretebilecek kişilere doğrudan ulaşan bir proje olduğu için. McDonalds Tok Artık, iki dakikada yazılan ve arkadaşlarımın hala düzenli olarak hatırlatıp hayatımdan çıkmasına izin vermediği kampanya olduğu için. 

-Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam: 

Brezilyada su tüketimini azaltmak için yayınlanan pee in the shower” kampanyası. Her duşa girdiğimde aklıma geliyor. Uyguluyor muyum, bilemezsiniz. 

-Kariyerimdeki en iyi an: 

İlk filmimin yayına girdiği an. Ertesi sabah su sebilinde kreatif direktörüm tüm sektör filmini konuşuyor, nasıl hissediyorsun diye sormuştu. Çok daha önemlisi, annem komşularına hava atıyor demiştim, güzeldi.

-İş hayatımdaki en utandırıcı anım: 

Genelde başkası adına utanıyorum.

-Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan: 

Saymaya kalksam sahneden iniyim diye müzik başlar. Bir isim vermem gerekirse, yollar defalarca kez ayırsa da kaderin hep bir araya getirdiği, biricik ajans eşim Selin Pervan.

-Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Beni staja kabul ederek sıfırdan bir kariyerim olmasını sağladığı için, hakkını ödeyemeyeceğim Berkay Özay. Birlikte en uzun süre çalıştığım ve yaptığım işi öğrendiğim insan olduğu için Volkan Karakaşoğlu.

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 138. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Galip Makarnacı appeared first on Campaign Türkiye.

Hayatım Reklam: Recep Murat Karakaş

$
0
0

Bu sayımızda, Reklamania Creative Group Head’i Recep Murat Karakaş, “Hayatım Reklam” köşemizin konuğu oldu.

Reklamcı olma sebebim:

Sıkılmakla ilgili problemlerim vardı. Reklamcılığı keşfettiğimde, her yeni case’in yeni bir challenge olduğunu anladım. Sıkılmak için pek şansım olmadığını fark edince, run Lola run.

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar:

Aşırı KTG barındır, haz verdiği doğrudur. “Göründüğünden Daha Fazlası” kampanyası, gerçekten göründüğünden fazla olması sebebiyle gurur be.

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam: 

Kesinlikle “Never Done Evolving Featuring Serena”. 130 bin oyun, 5 bin maç simülasyonu. Serena Williams’i karşı karşıya getiren bu iş, birçok yönden çok etkileyici. AKQA iş birliği gerçekten fav.

Kariyerimdeki en iyi an:

Kız arkadaşımla tartışırken çözülememiş bir kampanyanın fikri aklıma geldi. Kavganın ortasında bilgisayarı açıp hikâyeyi mail olarak yazdığım anı hatırlıyorum, gerçekten unutulmazdı.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım:

Somut durum olmadığı için anı paylaşamam. Herkesin içinde utanacak olma düşüncesi dehşet verici. Tek başıma utandığım zamanlar oluyor, ama sebeplerini anlatmamak daha az utanç verici.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan:

Ecem Solok çünkü olgun biri. 

Uzun yıllar favori playlist’imde best olacak sanırım çünkü o bir Yalkın Yel. 

Son olarak, Simge Hekimgil; sen çalışmaktan en keyif aldığım insansın.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler:

Amore mam (Emoş) R.i.p Öğretmenim (Rauf Çamlıkaya) Sistemin içindeyim hocam (Vaner Kuzu) Ordular ilk hedefimiz gerçekler (Yalkın Yel) ve teşekkürler kendim (Me)

 

Bu yazı ilk kez Campaign Türkiye’nin 139. sayısında yayımlandı.

The post Hayatım Reklam: Recep Murat Karakaş appeared first on Campaign Türkiye.


Hayatım Reklam: Onur Demir

$
0
0

Reklamcı olma sebebim: Müzisyen ve ressam bir anne babanın çocuğu olarak ben de sanatın birçok alanında etkin bir insan olarak büyüdüm ve eğitimimi de bu alanlarda geliştirdim. Reklamcılık aslen multidisipliner bir arena ve bu arenada var olmanın ve mutlu olmanın yolu da bana göre multidisipliner yapıya sahip olmam. Tüm bu parametreler bir araya geldiğinde aslında başka meslek yapmam mümkün değilmişçesine reklamcılıkla birbirimizi bulduk aslında :)

İçinde bulunmaktan gurur duyduğum kampanyalar: İstanbul’un en yeni havalimanının, en büyük uluslararası gümrük mağazası olan Unifree DutyFree’nin, global ölçekteki 360 yürütülen “wow” lansman kampanyası, Türkiye’nin en büyük şekerleme markalarından Olips’in binlerce gamer’ı bir araya getiren, birçok ödül almamızı sağlayan Gaming Arena Challenge kampanyası, tek bir güne büyük kreatif çözümler üretmemize alan sağlayan Tchibo Dünya Kahve Günü kampanyaları beni heyecanlandıran, aklıma ilk gelen kampanyalardan.

Başkası tarafından yaratılmış favori kampanyam: Sonsuz ihtimaller ve yaratıcı çıktılarla dolu sektörümüzde bu soruya tek ve net bir cevap vermek bence çok zor. Ama ilk aklıma gelen ve “Muhteşem! “dememi sağlayan kampanya “Honda-Dream Makers“dır.

Kariyerimdeki en iyi an: Bir ajansta çalışmaya başladıktan sonra, dahil olduğum kampanyada yaptığım tasarımın, şehirde tesadüfen dev bir billboard’da karşıma çıktığı an, aslında bu mesleği seçerek ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladığım büyülü bir andı.

İş hayatımdaki en utandırıcı anım: Çok düşündüm ama ne mutlu ki iş hayatımda zannediyorum utandırıcı bir an veya anım yok.

Bu sektörde birlikte çalışmaktan en mutluluk duyduğum insan: Birlikte çalıştığım tüm takım arkadaşlarımı es geçmemek isterim. Her biri ile ayrı mutluluklarla çalıştım. Fakat 9 sene yanyana çalıştığım ve ayrıca kendisinden çok şey öğrendiğim buddy’im Selin Hamamciyan.

Kariyerimde büyük etkiye sahip olan kişiler: Reklamcılık hayatımın temellerini atan, bana büyük rol model olmuş reklam duayenlerinden Osman Uslu. Vizyonları ile beni kendine her daim hayran bırakan, bana ilham kaynağı olan, görsel bakış açımı genişleten ve her zaman klişeleri yıkarak çizginin dışında bir düşünce yöntemi geliştirmeme yol açan üç yönetmeni de söylemeden geçemeyeceğim; Akira Kurosawa, Denis Villeneuve ve Hayao Miyazaki.

Bu yazı ilk defa Campaign Türkiye 140. sayısında yayınlanmıştır.

The post Hayatım Reklam: Onur Demir appeared first on Campaign Türkiye.

Viewing all 109 articles
Browse latest View live